Friday, December 26, 2008

ZARURİ BİR BEYAN>>>Selefîlik mi? Vahhâbîlik mi?<<<

Selefîlik mi? Vahhâbîlik mi?

Sahih İslam da’vetinin hasımlarının, hak ile batılı birbirine karıştırıp halka telbis yaparak, onları Allah’ın yolundan alıkoymak için her münasebetle ağızların doladıkları düzmecelerinden bir tanesi de Vahhabilik söylemidir.

Şu saate kadar, yeryüzünde kendisini Vahhabi diye isimlendiren bir insan topluluğunun varlığına şahit olmadığımızın altını çizerek diyoruz ki ;
Muhammed b. Abdulvahhab et-Temimi en-Necdî, Rasul ( aleyhissalatu vesselam ) ın diliyle, dini aslına döndürmek için her asırda gönderileceği müjdelenmiş müceddid alimlerden, da’veti ve cihadıyla tevhid’e ve sünnet’e nusret etmiş, 20. yy da onun unutulmaya yüztutmuş –belki de bazı İslam topraklarında tamamen unutulmuş- hakikatlerini yeniden ihya eden, şirkin din ittihaz edinilip halis tevhidin ( garip ) sendiği, Muhammed ( aleyhissalatu vesselam) ın öğrettiği şeriatın yerine bid’at ların ikame edilip, sahih sünnete ittiba edenin bid’atçilik ile itham edildiği bir zaman diliminde, da’vet ve sabrıyla dinde imamete yükselmiş, katibeten ehl-i sünnetin imamı, imam Ahmed b.Hambel , ve Şeyh ül İslam Takıyyuddin ibn-i Teymiye’den sonra bu meydanda tevhid ve sünnetin iki suvarisinin üçüncüsü saydığımız, dinde tabi olunan önderlerimizden birisidir.

Ne yeni bir söz söylemiş, ne de insanları yeni bir mezhebe çağırmıştır. Mezhebi selefin mezhebi, menheci saf ve duru selefî menhecidir.
Hayatının ve da’vetinin hakikatının tafsilatına girip, akidesini ortaya koymayı, hasımlarının iddialarına cevap verip, kendisine atılan iftira ve ittihamlardan onu temize çıkarmayı, hasılı, bu imamı ve şahsında mübarek tevhid da’vetini zebb edip, onun ırzının müdafaa edilmesi sorumluluğunu bu muhtasar beyanda te’hir ederken, şunu söylemeden de geçemeyeceğiz;
Rafiziler ürkmesin diye Ebu Bekir ve Ömer (radiyallahu anhuma)’nın ismini anmaktan, Cehmî’yi da’vet için Ahmed b. Hanbel den bahsetmekten, Takıyyuddin İbn-i Teymiyye’ye göğsümüzü gere gere Şeyhü’l İslam demekten, imtina etmeyeceğimiz gibi, insanlardan ve cinlerden bazı şeytan ve deccallar, yalan, bühtan ve iftira ile bu imamın adını, - bundan da öte, onun şahsında mübarek tevhid da’vetini- karalıyorlar diye, komplekse girip utanarak ismini tedlis etme yoluna da gitmeyeceğiz.
Eğer bu şeytanlar ısrarla, beyan ettiğimiz mezhebimize ve menhecimize Vahhâbîlik demekte diretiyorlarsa da, Şafii nin,

Muhammed’in ehl-i beytini sevmek rafizilikse
İnsanlar ve cinler şahit olsun rafiziliğime.
dediği gibi bizlerde;
Vahhabileşecekse tabi olan Ahmed’e
İtiraf ediyorum ki, vahhabiyim ben de
deriz.

No comments: