Friday, December 26, 2008

ZARURİ BİR BEYAN (SELEFİLİĞİMİZ NEDİR ? NE DEĞİLDİR ?)

Selefilik Hakkında Sorular ve Cevapları

Blog'a pdf uzantılı dosya eklemek mümkün olmadığı için yazının tamamını aşağıdaki linkten indirebilirsiniz;

http://rapidshare.com/files/177030010/Zaruri_Bir_Beyan.pdf.html


Yazının Takdim ve İçerik kısmı aşağıdadır,devamınıda soru ve cevap şeklinde ayrı ayrı blog'a ekleyeceğim.



>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

İÇİNDEKİLER



Takdim---------------------------------------------------------------3

Selef Kimdir?--------------------------------------------------------5

Selefîlik Nedir?------------------------------------------------------5

Selefîliğin Kurucusu Kimdir?----------------------------------------6

Selefîlik Mezhepsizlik midir?----------------------------------------6

Selefîlik Mücerred Kitap ve Sünnet ile Amel Etmek midir?--------7

Fehmu’s-Selef ve Menhecu’s-Selef Ayrı Şeyler midir?------------7

Çağdaş Bir Hezeyan-------------------------------------------------8

Allah Bizi Yalnızca Müslümanlar Diye Adlandırmışken------------ 

Neden Israrla Selefî İsmi?------------------------------------------9

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat Demek Daha Doğru Olmaz mı?--------11

Selefîlik mi, Vahhâbîlik mi?-----------------------------------------14

Selefî Da’vetin Önderleri Kimlerdir? (Başlıca İmamlarımız) ------15

Kimler Değildir?-----------------------------------------------------19



>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>


TAKDİM




Allah’a hamd, Rasulü Muhammed’e, O’nun ailesine, ashabına ve kıyamete kadar onların yollarına uyanlara salat ve selam ettikten sonra !

Kıymetli okuyucu !

Elinin altındaki bu kısa beyan, selefî da’vetin, reformistlik, mezhepsizlik, hâricîlik, kutbîlik, cihadîlik, hizbîlik veya Radikal İslamcılık ile eş anlamlı kullanılma temayülünün şâyî olduğu bu günlerde, bu mübarek da’vetin gerçek kimliğini ve menhecini, hakkı arayan, ancak hak ile arasında sayısız savârif ve engel bulunduğu için, - Allah (subhanehu ve teala)’ nın muvaffak ettikleri dışında – onu bir türlü bulamayan, her bulduğunu sandığında da, ehl-i sünnet ve selefîlik nâmına, ismi geçen fırkaların telbis ve mekrinden nasibini alarak, sapkınlığın birinden diğerine intikal eden dînî gayret sahibi türk insanı önüne, rabbimize karşı mazeretimiz olur ve umulur ki, sakınırlar diye takdim etmeye niyetlendiğimiz web sayfası için, özetle kimliğimizi ve menhecimizi, kim olduğumuzu, -ve en az onun kadar önemli olduğunu düşündüğümüz- kim olmadığımızı ortaya koymak maksadı ile bir tanıtım kelimesi olarak kaleme alınmıştır.

Böyle bir sayfanın hazırlanmasına, - türk halkının ona olan ihtiyacı bir tarafa- en büyük sebeplerden bir tanesi de, selefî ismini duyan ve hakikatini merak eden türk insanının karşısına, sanal dünyada yaptığı kısa bir seyahat sonunda, Yarpuzlu Ebu Said ve sadık müridi Ebu Emre ve emsalleri gibi, müctehid imam kılıklı mezhepsiz (!) cahillerin çıkıp, hak ile onu arayan halk arasına set çekerek, yada -daha kötüsü- hakkı batıla karıştırıp halka telbis yaparak onları ifsad ediyor oluşlarına çokça şahid olmaya başlamamızdır.

En az bunun kadar önemli bir sebepte, ismen selefîliğe sempati duyan mütehammis İslamcı gençliğin(!) aynı sanal dünyada bu isim altında karşılaştıkları tekfirci, hârici ve terörist bazı akımların tesirinde kalarak, tutuşturmaya can attıkları fitne ateşinin vahim akıbetlerinden duyduğumuz ciddi endişemizdir.

Yaşayan da beyyine üzere yaşasın, helak olacak olanda beyyine den sonra helak olsun diye, hakkın ortaya konup beyan edilmesi de, şer’i bir zarurettir.

Zaten din, Allah için, O’nun kitabı, O’nun rasulü, yöneten ve yönetilenler ile bütün Müslümanlar için nusha gayret etmekten başka bir şey de değildir.

Bu kısa beyanda, mümkün mertebe ayrıntıya girmekten kaçınılıp, zikri geçen naslar merâciine azvedilmeye lüzum görülmeden, çoğu zaman delillere sadece işaret ile iktifa edilmiştir.

Menhece muhalif yol kesicilerin, Salih Selefimizin bu konudaki tutumu dikkate alınarak, görülen zarurete binaen, isimlerinin tasrih edilmesinde bir beis görülmemiştir.

Bu da’vetin, meşâyih ve ulemâ ile beraber tanınıp bilinmesi, ilim ehline iktida edip, dinin, akide ve menhecleri ile selamet üzere oldukları ma’ruf selefî meşâyih kanalı ile talim edilip öğrenilmesinin hatmen zaruri olduğuna olan inancımız, bu meşayihin ülkemiz selefîleri(!) arasında tanıtılmıyor, tanınmıyor –ve hatta takılmıyor- oluşları trajedisi, bu hacimde bir yazı için fazla görülse de, -yine bu yazıya nisbet ile- uzunca bir liste halinde isimlerinin zikredilmesi de sebepsiz değildir.

Hitamen, beşer için vârid olması her daim mümkün ve muhtemel olan tüm noksanlıklar, şüphe yok ki, bu satırların sahibi içinde geçerlidir.

Allah ( subhanehu ve teala ) dan dileğim, bazılarının “insanların etlerini yeme” diye hükmedeceği bu yazıyı, kendi yüzü için ihlas ile yapılmış salih amellerim arasına katmasıdır.

Tevfik sadece Allah’tandır.

(Yazarin ismi anonim bırakıldı)

7 Kasım 2007

Çarşamba gününe denk gelen Şevvalin 28. gecesi 1428

No comments: